ISO Nedir? Nasıl Kullanılır? Neden Kullanılır?
- Cag_a_taY
- Bu Üye f/3,5 Lens Gibidir....500-1000 Arası Mesajı İle Düşman Çatlatır!
- Mesajlar: 555
- Kayıt: Pzr Ara 23, 2018 9:51 pm
- Konum: İstanbul
- Teşekkür etti: 192 kez
- Teşekkür edildi: 212 kez
- Cinsiyet:
- İletişim:
ISO Nedir? Nasıl Kullanılır? Neden Kullanılır?
Kafamıza bir türlü oturmayan terimlerden bir tanesi de ISO ne yazık ki.
Tabi yine, VizördenBak olarak durumu ele alıyoruz ve acayip basit bir dille, ISO’yu "şıp" diye anlamanızı sağlıyoruz. emo27 emo21
Kısa bir bilgi vereyim;
Bildiğiniz gibi, bir fotoğrafı çekerken ilk önceliğimiz, o fotoğrafı doğru pozlamak. Yani ışığının doğru olmasını sağlamak. Bu konuda mutabıkız herhalde değil mi? He bu arada, doğru pozlama derken, her fotoğrafı günlük güneşlik havada çekilmiş gibi apaydınlık çekmekten bahsetmiyorum. "Anlatmak istediğinizi, kurmak istediğiniz kompozisyonu en iyi destekleyen" kareyi elde edebilmek için gerekli olan doğru pozlamadan bahsediyorum.
İşte bu doğru pozlamayı yakalayabilmek için “Pozlama Üçgeni”ni kullanmak gerekiyor.
Pozlama Üçgeni dediğimiz şey, fotoğrafçılığın temelini oluşturan Enstantane, Diyafram ve ISO üçlüsünden başka bir şey değil nihayetinde.
Biz bu üçgenin, ISO kenarını inceleyeceğiz ama diğer kenarları olan Enstantane ve Diyafram ile ilgili konulara, forumumuzun “EĞİTİM” kategorisi altından ulaşabilirsiniz.
Hatta okumadıysanız, bu konuya devam etmeden önce, o kategorideki şu konuları okumanızı tavsiye ederim;
Diyafram, Enstantane ve ISO Nedir ?
viewtopic.php?f=96&t=66
Diyafram Nedir?
viewtopic.php?f=96&t=116
Hadi başlayalım...
ISO NEDİR?
Hafif bir tarihçesine gireceğim ama size söz veriyorum, genel kültürünüz artacak! emo21
Fotoğrafçılığın ilk zamanlarından beri, farklı ülkeler, farklı standartlar oluşturmaya çalıştı. Bu çabalarının amacı, fotoğrafçıların film ile neler yapabildiğini ölçebilmek içindi. Standartlaştırma amacıyla ortaya çıkan tüm klasifikasyonların tamamına da film hızı dendi.
Kendi filmlerini en iyi şekilde anlatabilecek bir klasifikasyonu bulabilmek için çalışan, farklı farklı gruplar vardı.
Bu gruplardan bir tanesi DIN’di.
DIN, Deutsches Institut für Normung’un kısaltmasıydı ve 1934 yılında kurulmuştu. Klasifikasyonları için "derece" birimini kullanırlardı. Film üzerinde sadece 3°’lik bir değişikliğin, o filmin ışığa olan duyarlılığını 2 katına çıkardığını veya yarısı kadar düşürdüğünü buldular.
Diğer grup ise ASA’ydı.
ASA, American Standards Association’nın kısaltmasıydı ve 1943 yılında kuruldu. Linear bir ölçek, 400ASA’nın, 200ASA’dan iki kat daha ışığa duyarlı olduğunu kanıtlamaktaydı. Aynı solukta, 200ASA da, 400ASA'nın yarısı kadar ışığa duyarlı oluyordu...Düz mantık! emo27
Yıllar yılları kovaladı, DIN de, ASA da gittiler, ISO’nun altında birleştiler. Bu standart ile hem DIN hem de ASA’nın buluşları ortak hale getirildi ve aritmetik ölçüm ile logaritmik ölçüm birleştirilmiş oldu.
Genel kültür dersimiz bittiğine göre devam edebiliriz! emo24
Yukarıdaki bilgiler ışığında, ISO’nun, makinede kullanılan filmin veya sensörün, ışığa ne kadar duyarlı olduğunu gösteren bir birim olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu birim, 100, 200, 400, 800… diye giden sayılarla tanımlanır ve analog yani filmli makinelerde, film rulolarının üstünde,
dijital makinelerde ise, ilgili menünün ayarlar kısmında yazar.
Sanırım buraya kadar bir problem yok değil mi?
O halde basit anlatım ve örneklerle yolumuza devam edelim.
Bakalım, ISO ne yapıyormuş da, bir sensörün ışığa duyarlı olmasını sağlıyormuş.
Bir fotoğraf çekmek istiyoruz ama elimizde ne flaş var ne başka bir ışık kaynağı. Fotoğrafını çekeceğimiz, Eyfel Kulesi’ne ait bir biblo bulduk.
Fotoğrafı bir çekiyoruz…böyle çıkıyor!
Ne alakası var!!?!? Ben böyle mi çekmek istedim? emo44
Hayır!..ama sinire de gerek yok.
Demek ki daha fazla ışığa ihtiyacımız var.
Diyaframı daha fazla açamıyorum, lensimin izin verdiği en açık değerdeyim zaten. Peki, başka neyi değiştirebilirim?
Enstantane’yi di mi?
Yani makineme diyebilirim ki; "Enstanatane hızını düşür ve makinemin içine daha uzun süre ile ışık girmesini sağla."
O da bana dedi ki; "Valla dostum, bu fotoğrafı sana, doğru bir biçimde sunabilmem için, 2 saniye boyunca pozlama yapmam lazım!"
“E yaaaaap!” dedik ama bu sefer de fotoğraf böyle çıktı!!?
E n’oldu şimdi?
Ne olduğunu söyleyeyim.
Elde çekim yaptığınız için, çekim süresi olan 2 saniye boyunca sabit duramadınız ve fotoğraf doğru pozlansa bile, net çıkmadı. Yani çekim yaparken makineyi titrettiniz.
İşte “Pozlama Üçgeni”nin en büyük silahı burada devreye giriyor…ISO!!
Diyaframı daha fazla açamıyorum…Heykel de değilim ki kımıldamadan 2 saniye fotoğraf makinesini tutayım…
O zaman diyorum ki makineme; "Elimdeki tüm seçenekler tükendi, sana kaldım ISO kardeş. Senin değerini ben yükselteyim, sen de makinemdeki sensöre söyle, sanki daha fazla ışık varmış gibi davransın." (Yani sensör ışığa daha fazla duyarlı olsun)
Hemen ISO değerini yükseltiyorum.
Nereden mi?
Valla bunun için kullanma kılavuzuna bakmanız lazım ama çoğu analog makinede şöyle bir ayar tekeri mevcut;
Dijital makinelerin de menülerinde şuna benzer ayar alanı var;
Az önce 200 olan ISO değerimizi 1600’e çıkarttık.
Bi çektik fotoyu;
Hoppalaaaa!!
Durun atmayın makineyi yere! emo82 emo82
Az önce enstantaneyi 2 saniye olarak ayarlamıştık hatırlasanıza! emo21 Yani fotoğrafın patlaması gayet normal. emo27
Enstantane’mizi yine eski değerlerine geri çekelim ve fotoğrafımızı çekelim…veeeee…
Oohhhhhh!
Bu örneklerden sonra anladınız değil mi ISO’nun ne işe yaradığını? Süper bir olay değil mi gerçekten!?
Aslında süper bir olay da…işte…her gülün bir dikeni misali, ISO’nun da bir dikeni var maalesef.
ISO yükseldikçe fotoğraf “cam gibi”liğini kaybediyor ne yazık ki.
Buna sebep olan şey ise, fotoğrafın üzerinde, kum tanelerine benzer noktacıkların gözükmesi. Bu kumlanmaya “Noise” yani Türkçe adıyla “Gürültü” deniyor.
Bazen, fotoğrafa belli bir etki ekleyebilmek için, bilinçli olarak yüksek ISO kullanılıp “Gürültü” eklenebilmekte, ne var ki her zaman tercih edilen bir şey değil.
Bu “Gürültü” dediğimiz fenomen, fotoğraftaki koyu alanların üzerinde kendini bariz bir şekilde belli ediyor. Açık alanlar üzerindeki kontrastı yaratan bölümler de bu koyu alanlar olduğu için, durum can sıkıcı bir hal alabiliyor.
Diyelim ki bir kuş fotoğraf çekeceğiz.
Kuş da nasıl hareketli bir görseniz! emo82
Diyaframı açtık açabildiğimiz kadar…fotoğraf karanlık çıktı.
Enstantane’yi yavaşlatamıyoruz çünkü bıcırık kuş çok hareketli, anında flu çıkmaya başladı fotoğraf.
Tek çare ISO.
Dayandık ISO’ya, bir çektik fotoğrafı ve ne görelim!?
Halbuki hayalimizdeki fotoğraf şuydu
İşte yukarıda bahsettiğim gülün “dikeni” bu emo32
Bu “Gürültü’yü en aza indirmek için, ISO başarısı daha yüksek olan, full frame veya aynasız fotoğraf makinelerini tercih edebileceğimiz gibi, elimizdeki makine izin veriyorsa, fotoğraflarımızı RAW formatında ve normal pozlamadan bir tık daha koyu da çekebiliriz.
Daha sonradan fotoğraflarımızı editlerken zaten karanlık olan fotoğrafı aydınlaştırabiliriz. RAW çektiğimiz için de en az kalite kaybı ile bu işi kotarabiliriz.
Günümüz fotoğraf editleme programlarının çoğunda “Gürültü” giderici özellikler mevcut. Bu özellikleri de kullandığınız zaman, zımba gibi fotoğraflar elde etmemeniz için hiçbir sebep yok.
Elinizde dijital bir fotoğraf makinesi varsanız, filmli makine kullananlara nazaran çok şanslısınız çünkü sizin o filmleri tabe ettirme masrafınız yok. Dolayısı ile alın elinize makineyi şimdi, yukarıda okuduklarınızı deneyin. Denedikçe yanılın, yanıldıkça bir daha deneyin ve bir daha deneyince de öğrenin! emo97
Görüşmek üzere!
- Değerlendirme: 37.5%
Başarı osuruk gibidir, sizin dışınızda herkesi rahatsız eder..
A7IV Body
85mm f/1.4 DG DN Lens
35mm F/1.4 DG Lens
24-70mm F/2.8 DG DN Lens
V1 FLAŞ
RSC 2 Gimbal
TRIPOD
A7IV Body
85mm f/1.4 DG DN Lens
35mm F/1.4 DG Lens
24-70mm F/2.8 DG DN Lens
V1 FLAŞ
RSC 2 Gimbal
TRIPOD