Aynasız makineler piyasasına da el atan Nikon ve Canon, bu makineleri ile uyumlu yeni mount’lu lenslerini de tanıttılar. Bu tanıtımla, Nikon ve Canon, sanki gelecekteki lens gamlarının bu mount’lar üzerine kurulu olacağını gösterir nitelikteler. Hatta bunun bir kanıtı da, çıkış güçlerinin büyük bir kısmını, ARGE’yi ve üretimlerinin çoğunluğunu, bu yeni mount’u kullanan gövdeler ve lenslerine yönlendirmeleri.
Peki bu, henüz aynasız geçişini gerçekleştirmemiş olan fotoğrafçılar için ne anlam içeriyor? Bize göre, eğer önümüzdeki 5 yıl içerisinde hala çekim yapacağınıza inanıyorsanız, şu an, gelecekte nasıl bir ekipman kullanıyor olacağınızı oturup düşünmenizin en doğru zamanı. Çoğu fotoğrafçı, hatırı sayılır tutarda parayı lenslerine harcamış durumda. Hatta ortalamaya vuracak olursak, ileri seviye fotoğrafçıların tüm ekipman değerinin %70’ini lenslerinin değeri oluşturuyor. Hatta, bu kadar yüksek bir meblağın, tamamen marka odaklı ekipmana yatırılmış olması da cabası. Yani bir tripod, filtre gibi her marka model ile kullanılabilecek şeyler değiller.
Lensler, “değer kaybı” konusunda, gövdeler ve diğer ekipmanlara nazaran çok daha başarılı oldular hep. F ve EF gövdelerin yerini aynasız gövdeler alırsa, bu lenslerin de değerinde ciddi anlamda bir düşüş yaşanması muhtemel gibi gözüküyor. Evet, hem Nikon hem de Canon, F ve EF mount lenslerin, aynasız gövdelerinde kullanımı için adaptör seçeneği sunuyor ama teknolojinin devamlı gelişiyor olması engellenemeyecek ve eninde sonunda eski mount’lar bu gerçek karşısında boyun eğecek gibi gözüküyor.
Örneğin, Nikon’un Z mount 24-70 f/2.8 lensi, çoklu fokus, yeni kaplama ve kontrol ara yüzü gibi, F mount olan kardeşi 24-70’ten daha fazlasını sunuyor son kullanıcıya.
- nikon-z-lens.jpg (43.29 KiB)
Aynasız gövdelerin tipleri gitgide artıyor ve aynanın ortadan kalkmasını fırsat bilen dizayncılar, sensörün bayonete daha yakın olmasını fırsat bilerek, çok daha farklı ve çekici modelleri karşımıza çıkarabiliyor. Bu anlattıklarıma benzer gelişmeler de, son kullanıcının yeni teknolojiyi seçmesi için motive edici faktörler. Tüm bu gelişmelerin gölgesinde kalan eski mount’lu lenslerin, piyasada sözlerinin geçmeye devam edebilmesi için ya bir devrim olması lazım, ya da fiyatlarında ciddi bir düşüş.
Fiyatlarda olması gereken düşüş de belki kendiliğinden oluşacak zaten. Aynasız sisteme geçiş yapan fotoğrafçıların sayısı çoğaldıkça, eski mount’lu sistemlere olan talep de azalacak ve bu da fiyatların düşmesine sebep olacak. İkinci el piyasasında bolca göreceğimize inandığım eski mount’lu ürünlerin satışı için de, insanlar fiyat kırmak durumunda kalacaklar.
Her ne kadar Z ve RF mount’ların, tüm ekipmanı destekleyecek kadar gelişmediğini düşünsem de, önümüzdeki birkaç yıl içinde yeni ekipman alacak olan fotoğrafçıların iyi düşünmesinde fayda var.
Eski mount’lu ekipman alınacaksa, süper telefoto lensler, makro lensler ve açık diyaframa sahip, geniş açı prime lenslere yönelmek en doğru hareket olacaktır zira ne Nikon ne de Canon’un önümüzdeki birkaç yıllık yol haritasında, bu lenslere yer yok. Dolayısıyla, bu saydığım tarzdaki eski mount’lu lenslerin değer kaybetme olasılığı daha düşük.
Geniş ve normal açı lenslerin, aynasız teknolojisine uyumlu modelleri piyasalara sürülmüş durumda. Prime lensler başlı başına ayrı bir konu ne de olsa, marka ve modellerine göre kendi içlerinde kalite farklılıklarına sahip ve bazı modeller gerçekten de inanılmaz bir kalite sunuyor. Ne var ki, 50mm f/1.8 gibi olan prime lensler, çoktan aynasız teknolojisi için çıkarılan versiyonlarının gölgesinde kaldı bile.
İlginç olan bir durumsa, her iki markanın da eski mount’lu lenslerine ait stokları eritmek adına agresif bir yol izlememeleri. Yani, yeni teknolojiyi çıkartıyorlar ancak eski teknolojinin satılmama korkusunu taşımıyorlar, bu da son kullanıcının bazı gerçeklerin henüz farkına varmadıklarını düşündükleri hissini uyandırıyor bizde. Bu tutumları, hem birinci el hem de ikinci el piyasasında, bu lenslerin hala yüksek fiyatlara satılmasına sebep oluyor. Bu da aynasız sisteme geçmeyi planlayan fotoğrafçılar için kötü haber çünkü bugün aldığı bir lens, 1-2 yıla kadar ciddi değer kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bugün alacağı eski mount’lu lenste yapacağı pazarlık sayesinde güzel bir fiyat imkanını yakalayamayan her fotoğrafçı, kısa-orta vadede zarar etmeye mahkum olmuş gibi gözüküyor.
Özet olarak, bana göre her fotoğrafçı, elindeki lenslerin bir stoğunu tutmalı ve gelecekte çekim yapıp yapmayacağını, yapacaksa da ne tarzda çekim yapacağını değerlendirmeli. Her ne kadar, ekipman dediğimiz şey, istediğimiz fotoğrafı elde etmenin önemli bir yolu olsa da, başlı başına bir amaç olmamalıdır. Buna ek olarak, her fotoğrafçı işin finansal tarafını da düşünmelidir.
Siz ne düşünüyorsunuz? Yeni lens alma düşünceniz var mı? Varsa, yeni aynasız sistemlerin piyasaya yayılması kararınızı erteliyor veya değiştiriyor mu?
A7IV Body 
85mm f/1.4 DG DN Lens
V1 FLAŞ
RSC 2 Gimbal
TRIPOD
EPM2
100-300 F/4-5.6