Işık, Beyaz Ayarı, Kontrast, Yüksek Dinamik Aralık (High Dynamic Range-HDR) Nedir ?

#1

Sabah kalktık. Mis gibi hava. Perdeleri açtık, gün ışığı doldu içeri. Bir bardak kahve aldık, bahar da gelmiş :) Işık iyi geliyor herkese değil mi? Kapalı, kasvetli günlerde içimiz daralır. Aslında orada da ışık vardır ama bize yetmez. Daha çok olsun,güneş açsın isteriz. İşte Fotoğraf makinesi de bizim gibidir. Daha çok ışık olsun ister, genelde bunun için uğraşır :) Peki ışık dediğimiz şey nedir? Fotoğraf dilinde ne anlama gelir? Biraz bunlara bakalım.

Işık Nedir ?
Işık elektromanyetik ışınımın (Radrasyon) insan gözünün algılayabildiği dar aralığına verilen isimdir. Her insan birbirinden farklı olduğu için, görülebilen ışığın, nerede başlayıp nerede bittiği konusunda kesin sınırlamalar yoktur. Genellikle insan gözü ışığın 400 ila 700 nanometre arasındaki dalga boylarına duyarlıdır (1 nanometre, milimitrenin milyonda birine karşılık gelir ). W:( :I .Gerçekten çok aydınlandık değil mi :) Yine kitabi bilgiyi süpürelim gitsin. Bilmemiz gereken ışığın bir tür enerji olduğudur. Bizim göremediğimiz frekanstaki ışıkları görebilen aygıtlar vardır. Mesela mor ışığın ötesi Ultraviyoledir. Kırmızı ışığın berisi de Kızılötesidir. Yani göremediğimiz frekanstaki ışıklar da bize fotoğrafçılık alanında yardımcı olur. UV filtreler ve kızılötesi fotoğrafçılık bunlara örnektir. İleride ayrıntılı görürüz.

Işığın bizi ilgilendiren 3 önemli özelliği vardır. Işığın şiddeti, parlaklığı da diyebiliriz. Işığın frekansı ya da dalga boyu ki bu da ışığın rengini belirler ve ışığın polarizasyonu. En sonuncusunu biz göz ile göremeyiz ama polorize filtrelerin yaptıklarını az çok anımsarsınız.

Işık düz çizgiler halinde ilerler. Bundan dolayı da gölgeler meydana gelir. Işık ayna veya gümüş bir yüzeyden,çarptığı açının tam tersi yönünde yansıma yapar. Burası bizim için önemli. Bu yansıma bilgisi ne işimize yarayacak.Tabi ki reflektörlerden bahsediyorum. Balkonda arkadaşımızın portresini çekiyoruz mesela. Gün batımı tatlı bir ışık var. Modelimizin solundan vuruyor ama baktık ki sağ tarafı gölgede kalıyor. Tataaaa, hemen aklımıza geldi. Işığın yansıma özelliğini kullanabiliriz dedik :) Elimizde reflektör yok ama. Peki ne demiştik? Gümüş yüzeylerden yansır demiştik. Reflektör yoksa alüminyum folyo da mı yok değil mi :) Hemen bir tepsiye sarıp reflektör yaptık ve modelimizin sağ tarafından tuttuk. Soldan gelen güneş reflektörümüze çarpıp ters tarafa yansıdı ve gölgeli alanlara ışık verdi. İşte nefis bir portre :)

Işığın teknik yönünü anlatmaya girersek elektromanyetik tayflar, renk skalaları, renk çarkları ve bir sürü teknik ıvır zıvır içinde boğuluruz. O yüzden günlük hayata dair basit örneklerle anlatmaya çalışmak hem daha akılda kalıcıdır hem de daha eğlencelidir diye düşünüyorum. Fotoğrafçılıkta işimize yarayacak iki şeyden daha bahsedip, ışık konusunu bitireceğimdir. Bunlar Ters Kare yasası ve Işığın sıcaklığı,doğal olarak Beyaz Ayarıdır.

Ters Kare Yasası
Bu yasaya göre sabit bir kaynaktan gözlemlenen ışığın şiddeti,kaynaktan uzaklaştıkça, aradaki mesafenin karesi kadar azalır W:( :I Bu bilgi neden önemlidir.Günlük hayatta eğer ki flaş, paraflaş vb. ekstra ışık kaynakları kullanmıyorsanız, hiç önemli değildir. Güneş için bu yasa uygulanamaz. Bu yasa daha çok stüdyo fotoğrafçıları için önemlidir. Örneğin; Bir paraflaş ile 1 metre mesafeden F/16 diyafram değerinde bir model çekiyoruz. Bir metre geriye aldık ışığımızı. Bu sefer bize F/8 değerinde doğru pozlamayı verir. 4 metre geriye aldık. Bu seferde bize F/4 değerinde doğru pozlamayı verecektir. Buna çok fazla takılmamak iyidir. Bilinmesi gereken,bir ışık kaynağından uzaklaştıkça, ışığın gücü azalır. Örneğin bir kamp ateşi düşünün. Yanındayken ne kadar da parlak ama uzaklaştıkça gücü azalır. Fotoğraf matematik değildir. Deneme yanılma yoluyla çözümler bulunabilir.

Beyaz Ayarı Nedir?
İşte bu ayar bizim için önemlidir. Geçiştirmeye pek gelmezdir :) Kısaca ışığın sıcaklığıdır. 19. yüzyılda William Thompson keşfetmiş sonrasında Lord Kelvin kurala bağlamıştır. Kelvin skalası olarak da geçer. Nedir peki bu kelvin ölçeği. Güneş bizim ışık kaynağımızdır ve günün belli saatlerindeki farklı konumlarından dolayı verdiği ışığın rengi değişiklik gösterir. Bulutlu, yağmurlu, karlı ve sisli havalarda da ortamda bir ışık vardır her ne kadar güneşi göremesek de. İşte bu ışık şartları bizim fotoğraflarımızın nasıl görüneceğine etki eder. Düzgün pozlama için,hava şartlarına uygun kelvin değerinin,diğer adıyla beyaz ayarının doğru seçilmesi gerekmektedir. Günümüz fotoğraf makinelerinde bu işlem artık epey kolaydır. Ayrıntılı Beyaz ayarı menüleri vardır lakin filmli dönemlerde bu böyle değildi. Ona göre film seçmeli ya da ışık sıcaklığını dengeleyecek filtreler kullanmak gerekirdi. Şu an kesinkikle daha kolay bu işlem. Altta bir fotoğraf makinesinin beyaz ayarı menüsünü ve hava koşullarına göre hangi sıcaklık derecesini kullanmamız gerektiğini gösteren bir tablo bulacaksınız.

: kelvin.jpg (127.97 KiB)

: white_balance.jpg (68.39 KiB)

Yüksek Dinamik Aralık (High Dynamic Range-HDR) ve Kontrast Nedir ?

Son zamanlarda bu afilli tabiri sıkça duymaya başladık. Yok o makinenin dinamik aralığı çok iyi yok diğerinin kötü. Bundan iyi HDR olur vb. gibi. Peki nedir bu yüksek dinamik aralık? Çok kafa karıştırmadan, mümkün olduğunca basite indirgeyerek anlatmaya çalışalım.

Öncelikle bu yazıyı anlamak için Diyafram, entantane, iso ve pozlandırmayla ilgili az da olsa bilgi sahibi olmalıyız. Bir önceki yazımızda bunları incelemiştik. Fikri olmayan arkadaşlar buradan okuyabilir.
http://www.vizordenbak.com/phpbb/viewto ... ?f=84&t=66

Fotoğrafla ilgilenen ya da yeni başlayanların sıkça duyduğu diğer bir terim de kontrasttır. Dinamik aralığı daha iyi anlamak için kontrastın ne anlama geldiğini anlamamız gerekir.

Kontrast: Kısaca kontrast, her tarafı eşit şekilde aydınlatılmış konunun en aydınlık ve en karanlık tonları arasındaki farktır. Bu tanıma şöyle bir örnek verebiliriz.Tamamen gri renklerden oluşan bir takım elbise giymiş adam düşünelim. Bu kişi için kontrast söz konusu değildir. Çünkü her yeri aynı tonda gridir. Açık bir günde mavi gökyüzü içinde aynı şey geçerlidir. Tamamen mavidir ve kontrastsızdır.Peki siyah ceketin altına beyaz gömlek giymiş bir adam düşünelim. Bu kişinin görüntüsü yaklaşık 6 stop ölçüsünde kontrast içerecektir. Yani en aydınlık alan ile en karanlık alan arasındaki pozlama değer farkı 6 stoptur. Çok teknik oldu değil mi? Gelin, bu kitabi bilgileri bir kenara bırakıp sokağa çıkalım ve fotoğraf çekelim :)

Fotoğrafa yeni başladık, bir tane fotoğraf makinesi aldık. Bütçemiz çok fazla değildi ve giriş seviyesinde, lensi değiştirilebilir DSLR dediğimiz bir makine alabildik. Genelde fotoğrafa yeni başlayanlar, arkadaşlarına,prof makine aldım kanka derler :) İşte onlardan olsun. Hiç bilgimiz yok fotoğrafçılık hakkında ama ilgimiz var. Çok güzel fotoğraflar çekeceğiz. Çıktık dışarı,makineyi otomatik moda aldık. Yani makine gerekli olan her değeri kendisi atıyor. Henüz netleme sistemini, beyaz dengesini, diyaframı, isoyu, enstantaneyi bilmiyoruz. Vizörden bakıyoruz, orada noktalar görüyoruz. Konumuza doğrulttuğumuzda dı dıt yapıyor, düğmeye basıyoruz çekiyor. Güzel hoş. Fotoğraf çekiyoruz artık. Deniz kenarındayız, harika bir hava, masmavi gökyüzü. Deniz ile gökyüzünün görüntüsünü çok sevdik hemen çekelim. Objektifimizin açısına da sığıyor bu görüntü. Gökyüzüne doğru hafif kaldırdık makineyi, altta deniz yukarıda gökyüzü. Bastık deklanşör düğmesine ama evde kardeşimizi çekerken dı dıt edip yanan noktalar bir türlü dıtlamıyor :) Neden dıtlamıyor, çünkü gökyüzü masmavi. İşte o noktlara Auto Focus ( Otomatik Netleme ) noktaları diyoruz. Peki nasıl çalışıyor bu noktalar. Çoğunlukla kontrast bazlı denen bir sistemle çalışıyor. Bu şu demek. Renk tonları arasındaki farkı algılayarak netleme yapabiliyor.Yukardaki örnekteki gibi, eğer farklılık yoksa netleyemiyor. Netlemesi için kontrasta ihtiyacı var. O sırada gökyüzünden beyaz bir uçak geçsin. Makinemiz onu gördüğü gibi netleme yapabilir. Neden yapar çünkü tamamen aynı renk olan mavinin içinde kontrast yaratan ayrı bir renk bulmuştur ve çalışma mantığı tetiklenmiştir. Olay kısaca budur.

Peki stop nedir. Yukarıda, adamın ceketi ile gömleği arasında 6 stop vardır dedik. Pozlama konusunda detaylıca değineceğiz ama kısaca şöyle örneklendirelim. Açık bir günde yürüyorsunuz, karşıdan karşıya geçeceksiniz ama arabalar vızır vızır. İleride bir alt geçit gördünüz ve oradan geçmeye karar verdiniz. Geçide indiniz epey dar ve uzun. Tünelin sonunda karşı tarafın ışığı görünüyor ve girdiğiniz yerde aydınlık sayılır. Siz tünelin ortalarına ilerledikçe dışarıdan daha az ışık gelir ve ortam daha karanlık olur. Her metrede daha karanlık hale gelir tünel. Ta ki çıkışa yaklaşana kadar. Çıkışa yaklaştıkça aydınlanmaya başlar. İşte bu durumun fotoğraf dilindeki karşılığı Stop olarak ifade edilir. Tünelin başında normal ışık var her yer aydınlık. Girdiniz tünele ışık düştü. Fotoğraf dilinde 1 stop düştü diyelim. Bir metre gittiniz 2 stop düştü, bir metre daha 3 stop düştü. Devam ettiniz ve en karanlık bölgede 6 stop oldu. Peki neye göre 6 stop düştü? Tünel girişine göre. Mantık kısaca budur. Tünelin en karanlık yeri en aydınlık yerinden 6 stop karanlıktır deriz. Şimdi en karanlık yerde tünelin ortasındasınız ve çıkışa doğru ilerliyorsunuz. Şimdi ne olacak. Bravo, Süreç tam tersine ilerleyecek. Bir metre gittiniz ve 1 stop aydınlandı, 1 metre daha 2 stop oldu. Dışarıdaki şartların aynı olduğunu düşünürsek Tünel çıkışında, verdiğimiz 6 stopu geri almış oluruz. Yani tünel ortasındaki karanlık duruma göre 6 stop daha aydınlık olur. Bunu makinenin daha az ve daha fazla ışık alması olarak düşünelim. Fotoğraf için ışığa ihtiyacımız vardır. Ne kadar çok ışık alırsak o kadar çok fotoğraf çekme şansımız olur. Ne demiştik, makineler kontrastı algılayıp ona göre netleme yapıyor. Kontrastın olması için bize ışık gerekir. Tamamen karanlık bir ortamda ışık yoktur. Işık yoksa kontrast yoktur ve makinemiz netleyemez. Stop konusunu daha iyi anlamak için yukarıda bahsettiğim linkteki yazıyı okumanızda fayda var. Yine alta koyuyorum
http://www.vizordenbak.com/phpbb/viewto ... ?f=84&t=66

Şimdi kontrastın ne olduğunu az çok bildiğimize göre Yüksek Dinamik Aralık nedir ona bakabiliriz. Açık alandaki ortalama bir fotoğraf 7 stop ölçüsünde bir kontrast aralığına sahiptir (Fotoğraftaki en açık ve en koyu alan arasındaki pozlama farkı) ancak öyle durumlarda çekim yapabiliriz ki bu fark bazen 10-15 stopa kadar yükselebilir. Dijital fotoğraflar genellikle 8 stopluk, yani 256:1 kontrast oranında bir aralık oluşturan 8-bit renk derinliğinde dosyalarda saklanırlar. İnsan gözü 1000:1 oranındaki bir kontrast farkını bile algılayabilir. Yani hem güneşli alanlardaki hem de gölge alanlardaki detayları rahatlıkla görebiliriz. Peki fotoğraf makinesi öyle midir. Değildir tabi ki. Çok göremez bunlar :) Günümüz fotoğraf makineleri ortalama 12-15 stop arası farkı kaydedebilecek başarıdadırlar. Genellikle 12bit renk derinliğinde işlem yapabilir ve 4096:1 oranındaki 12 stop ölçülük kontrast aralığını kaydeder. Biraz teknik oldu farkındayım. Gerisini HDR de anlatalım.

HDR
Teknik olarak yukarıda kısaca değindik. Aslında açılımı yüksek dinamik aralık olan bir fotoğraf tarzı oluşmuş durumda. Herşeyin HDRsi meşhur son zamanlarda. Ben çok tercih etmesem de mantığını anlatmak istiyorum. Dedik ki 12 stop kontrast açıklılığında 12 bit fotoğraf çekebiliyoruz lakin bunu tek kare olarak çekebiliyoruz ve yaptığımız pozlamaya göre işleme aşamasında tüm açık ve koyu alan detaylarını göremiyoruz aslında. Bunları görmek için ne yapabiliriz ki daha detaylı fotoğraflarımız olsun. Photoshop nimetleri burada başlıyor. Aslında bir çok başka programda var bunu yapabilen ama en ünlüsünden devam edelim. Photoshop CS2 sürümüyle birlikte 32-bit renk derinlikli dosyaları kullanmak mümkün oldu. Buna da HDR dedik. Bu teknikte 1 fotoğrafla yetinmek yerine, 1 stop aralıklarla daha çok sayıda fotoğraf çekiyoruz. Şöyle bir örnek verilebilir. Güneşe karşı çok güzel bir manzara çekeceksiniz. Yerde de ayçiçek tarlaları var sarı sarı böle :) Fakat pozlamayı aydınlık alandan aldığınızda yukarıda bahsettiğimiz, fotoğraf makinesinin insan gözü gibi göremediği nedeninden dolayı, ayçiçeği tarlaları karanlıkta kalır. Tam tersini denerseniz yani pozlamayı ayçiçeği tarlasından alırsanız, bu sefer güneş yerine bembeyaz bir patlamayla karşılaşırsınız. Bu demektir ki makineninizin sensörü aradaki çok yüksek ölçüdeki stop farkını karşılayamıyor. O zaman ne yapıyoruz. Öncelikle bir tripod üzerinde çekmek çok daha sağlıklı olur,sonraki işleme aşaması için. Fotoğraf makinemizi tripoda bağladık, Ayçiçeklerini netledik. Normal pozlama değerinde, -1 pozlama değerinde ve +1 pozlama değerinde çektik ardından kadrajı değiştirmeden, netleme noktamızı değiştirerek güneşli bölgeyi aynı şekilde çektik. Yani toplam 6 adet farklı pozlanmış fotoğrafımız oldu. Bu sayıyı artırabiliriz de. Dilersek -2 +2 pozlama değerlerini de deneyebiliriz.Sonrasında bu dosyaları photoshopta 32bitlik bir fotoğraf elde edecek şekilde birleştiriyoruz ve karşımıza hem açık alanlarda hem karanlık alanlarda daha detaylı olan bir fotoğraf çıkıyor. Bu birleştirme işlemi de ilerleyen günlerde anlatılacaktır. Biraz uzun oldu ama kıssadan hisse, bilgim yettiğince bir şeyler paylaşmaya çalıştım. Fotoğrafçılık deniz gibidir. Bir dalarsanız rüzgar sizi savurup götürür. Nereden çıkacağınız belli olmaz. O nedenle oradan oraya zıplamış olabilirim :) Bir şeyi yazarken diğer şey geliverir insanın aklına. Varsa bir kusur, hata affola :)

everglades · #2

dinamik aralik konusu hakkinda bir yorumda bulunmak istiyorum.

dinamik aralik tamamen analog bir kavramdir. elinizdeki alet belirli bir araliga karsi duyarlidir. Bu o aletin dinamik araligidir. Alet, duyarli oldugu araligi sayisal ortama aktarirken 8bit basamak kullanabilir 10bit de... Bu basamaklarin araliklari onemli. Mesela linear bir digital donusturucude bu araliklar esittir. 8 bit linear bir A/D gordugu analog degeri 8bit basamak degerlerinde ifade eder ama o analog deger gercek dunyada 8ev'ye karsilik gelmeyebilir. Yani digital basamaklar bizim ev dedigimiz analog baasamaklarla tam ortusmuyor olabilir. Sebebi, tabiki de noise vs gibi ideal olmayan fiziksel durumlar.(bir de canon'un sensor uretmesi :) ). Canon sensor uretiyor ve icerisine 14bitlik bir A/D koyuyor ama bakiyoruz ki gercek duyada 12ev'den daha genis araliklar canon tarafindan ifade edilemiyor. Canon'un sensorunun uzerindeki foton yakalayan pixeller, 0ev'den 12ev'ye kadar artan foton yogunlugu karsisinda fark olusturacak sinyaller uretebiliyor ama 13ev'ye geldigimizde, urettikleri sinyal 12ev ile ayni oluyor. Sen bu uretilen sinyali 14 bitle de digital yapsan 18 bitle de digital yapsan bilgi olarak tuttugun sinyal 12ev ile sinirli. Isin analog olcum kismi onemli. digital hale gecirirken basamaklar neye karsilik geliyor, bunlar bilinmeli. Mesela, ISO artinca dinamik aralik dusuyor. Sebebi yine yani. Analog olcum kapasitesi azaliyor. Canon'un sensoru fotonlari duzgun sayamaz hale geliyor. pixelin ustune 5 foton'da dusse 25 foton da dusse canon'un sensoru hep ayni analog degeri uretiyor. Boylece isik farkini olcememis oluyor.

bir de jpeg dosyalarinin gamma correction diye biseyle olusturulmasi konusu var. jpeg 8bit fakat, gamma correction sayesinde araliklar linear degil. boyle olunca da 8ev'den daha fazla degisimi yansitabilir bir hale geliyor. En azindan bizim gozlerimizi kandiriyor. Cunku, biz goreceli olcum yapabiliyoruz.

#3

Benim beyin 2 bit Gökhan.Yaktın yine :P Araştırdığım kaynaklarda,yazdıklarını içeren bölümler vardı ama dediğim gibi bunları yorumlama kabiliyetim sınırlar dahilinde.Bir de çok tekniğe boğmak istemedim açıkçası.Benim örneklediklerimin bile gerçek hayatta insanların aklına gelmesi çok zor.Yüzeysel bir geçiş oldu.Aslında ileri düzey teknik bilgi gibi bir köşede,sen,agah ve bu işin teknik kısmında donanımlı arkadaşlar güzel yazılar yazabilir.İlla ki talep görecektir.Linear bir dijital dönüştürücü dediğin analog görüntüyü dijital ortama aktaran alet mi :) Analog ölçüm kapasitesi ne demek mesela.Bunları bir yazı halinde yazabilirsek çok faydalı olacaktır.Canon kısmını anladım mesela.Canondan beklenir o :P

#4

Özgür ellerine emeğine sağlık kardeşim, müthiş akıcı ve basit dilli bir yazı olmuş.. Sonra Everglades gelmiş o dilini haşıırrrttt diye koparmış. :P x)

Senin yazdığını okuduğumda ben bu işi yaparım dedim ama Everglades'in yazdıklarını okuyunca, az önce yapabilirim diye düşündüğüm şeyin ne olduğunu unuttum x)

Everglades, o nasıl müthiş teknik bilgidir üstat? Senin için foruma FOTOĞRAFI YEMİŞ BİTİRMİŞ, KUSMUŞ, İKİNCİ KEZ YİYORLAR GRUBU kategorisi açacağım! :P Şaka bir yana helal olsun kardeşim, gerçekten müthiş zengin bilgiler (y)

#5

Hahahaha.Fotoğrafçılıktan ilkokul terk gibi hissetim kendimi.Babam göndermedi okuyamadık :P Şaka bir yana inanılmaz hakkaten.Keşke anlayabilseydim.Diğer tarafta Agah ile tabiri caizse atışmaları olan yazılar var.Google bot bile gelmiyordu siteye onlar yazışırken.Google bile eksik hissediyordu :P Bence her konuda çok güzel yazılar yazabilirsin Gökhan.Biz de nimetleniriz. Fotoğraf uçsuz bucaksız,her daim eksik olduğumuz yönler olacaktır.Bizler de tamamlarız.

#6

Benim yazdıklarım aslında başımdan geçenler diyebilirim.Kitabi bilgi her yerde var dediğim gibi.Hikaye kıvamında yazmayı seviyorum ki belki başına gelen vardır.Ben de bu durumda kalmıştım, demek böyle oluyor diyen vardır.Her zaman fotoğrafın ,çekerek ,kurcalayarak öğrenileceğini düşünmüşümdür.O yüzden,işin teknik kısmından ziyade saha kısmına daha ilgiliyim ama teknik kısmı da mekanik kısmı da aynı derecede önemlidir.Dilini anlamak sorun.Teknik bir şeyi basite indirmek pek mümkün değil ama o kısma da aklı yatanlar ,ilgi duyanlar vardır muhakkak :)

#7

OOO bu analog digital lineer felan girersek ben daha farklı bir konu söylerim herkes uçar normal bir kadın yaş olarak önemli değil en az gördükleri renk sayısı 26 En iyi gözü olan ve moda üzerine renk eğitimi almış bir erkeğin 12 normal erkeklerde 7
Olay renkte bitiyor aslında.Eskiden filmli makinelerde kullandığımız markaların renk scalası vardı fuji 200 yeşil verir fuji velvia daha loş ortam filmidir ilford siyah beyazı iyidir kodak gold portre gibi kişilerin film tercihleri olurdu.
İşin temeli renktir her insan rengi farklı algılar tek renk diye bir olay yok aslında senin algıladığın algı ile benimki farklı olabilir mesela boya üreticileri bir ışık yardımı ile yansıyan ışıktan renk ölçümü yapıyor işte bu ölçüm yapan alet bir nevi sensör bizim kullandığımız makinelerde ona benzer sensör kullanır ama bir tarayıcının çalışma prensibiyle perde açılıp kapanır ve perde az bir zaman gecikmesi ile ışığı sensöre düşürür ve bu ışığın renkleri sayısal olarak işlemci vasıtasıyla algoritma ile karta yazılır
şimdi paylaştığım videoda basitçe ağır çekimde uygulamış

https://www.youtube.com/watch?v=CmjeCchGRQo

everglades · #8

Arkadaslar, tesekkur ederim. Ben o kadar kapsamli bilgiye sahip degilim fotograf ozelinde. Elektronik muhendisi oldugum icin bir miktar asina oldugum konular oluyor. Orada burada gordugum bir kavrami biraz okuyup arastirmaya calisiyorum. Aklimda kalanlari yeri geldikce yorum olarak yaziyorum. Yorum olarak yazarken biraz daha dusunmus oluyorum. Iyi bir yazar degilim, dolayisiyla diger arkadaslarin yazdiklari kadar kaynak oluturabilecek seyler olmuyor bu yorumlar. Zaman bulursam, belirli konularda biseyler yazmayi deneyebilirim belki. Calistigim universitede bu donem Fotografciliga Giris dersi verdim. Secmeli ders ve muhendislik ogrenciler aldi dersi. Bir miktar o ders icin okudugum seyler var. Ilerdeki donemlerde ders notlari hazirlamayi dusunuyorum. Hazirladikca burada paylasirim umarim. Teknolojisinin icine cok fazla girmeye de pek gerek oldugunu dusunmuyorum. Ama muhendis oldugum icin hep kafam o tarafa dogru calisiyor. Aslinda, kompozisyon, artistik yaklasim vs hakkinda yazilacak yazilar cok daha degerli olabilir.

#9

El birliği ile yaşlı olan beynimi ızgara yaptınız sevgili arkadaşlarım. Şimdi Karamürsel Fotoğraf derneği kursunda, kursiyerlerime aynı konuyu anlattım. Yada burada yazılanları okuyana kadar anlattığımı sanıyordum diyebiliriz. Hepiniz harikasınız. Eline ve emeğine sağlık özgür. Açıklayıcı bilgiler için sana da çok teşekkür ederim Gökhan. Yeniden, aranızda olmakla ne kadar şanslı olduğumu anlıyorum.

StreetParrot · #10

Özgür üstad ne kadar güzel yazı olmuş. Hiç sıkılmadan hemen okunacak bir yazı olmuş.
Sizinle ilgili acayip bir şaşkınlık yaşıyorum. K3II için anlaşmamızdan sonra ki imajınız ile burada gördüğüm fotoğraf sever arasında dağlar kadar fark var. Dedim bu adam 50 li yaşların üzerinde zamanında ticari olarak fotoğrafçılık yapmış, bırakmış ama içindeki fotoğraf sevgisi depreşmiş işin sanat kısmında çok iyi, teknoloji kısmında zayıf biridir r) . Elinde kalmış manüel lensleri en iyi hangi DSLR ile kullanabilirim diye google den arattığında karşısına çıkan Pentax çıkmıştır oradan da beni bulmuştur r) Buraya gelince karşıma aşağı yukarı aynı yaşta işin sanat kısmını da teknik teknolojik kısmını da çok iyi bilen, attığı her adımı bilerek ve detaylı araştırarak atan bir fotoğraf sever çıktı karşıma. (Buraya bir şapka çıkaran ifade ekledim farzedin r) )

Giriş • Kayıt